Blogta +18 var deyip yapıştırsam mı küfrü bilemedim.. Neyse yakışmaz bana.. İnsan önyargılı olmayacak arkadaş! Oluyosa da dışa vurmayacak.. Vuruyorsa da gelip yüzüne söyleyecek; kıçını dönüp gidip sonradan lafı çıkmayacak.. Kendini bi b.. sanıp üste çıkmaya çalışmayacak.. okumamış etmemiş adamların lafına üzülecek değilim ama değer verdiğim insanların bu tip insanların lafıyla bana çıkışması, saldırması tepemin tasını attırıyor.. Ne biçim adamsın veya ne biçim bilgisayarcısın dediler mi geliyorlar bana.. Çıkıp suratına sen ne ...sun da konuşuyorsun demekten zorla alıkoyuyorum kendimi.. Kibirli, artist bir adam değilim normalde.. Ama eğitim olarak zeka olarak benden aşağı bir insanın da çıkıp bana büyüklük taslayıp salak saçma sıfatlar yakıştırması sinirlerimi bozuyor.. Ve buna itibar edenlerin çevremde olması.. Ve hatta o adamın beğenilip benim yerilmem daha bir dokunuyor.. Olsun bakalım... Oysa herif benimle konuşurken benden veya kendinden bahsetmekten çok; bizim de tanıdıklar var, arkadaşlar var, var var bizim arkadaşlar var diye diye diye beynimin herbir hücresine saldırılarda bulunurken; benim, onun bu "büyüklenme çabası"nı görmediğimi sanıyor.. Daha da fenası konuşmayıp susmayı seçmem, onun gözünde yenilgiyi kabul etmem asosyal olmam konularına kadar gidiyor.. Oysa benimle konuşurken sürekli "bizim arkadaşlar tanımıyor musun aaa" tavrıyla bi türlü üste çıkamaması, hatta arkadaşlar var dediği gruba beni de iki dakikada dahil edememesi onun da sinirine dokunmuş olsa gerek ki, karalama kampanyasına vakit kaybetmeden girişmiş bile.. Hadi onu geçtim, bu adamı beğenip beni kötüleyenler yok mu.. Lan ben o zaman niye 6-7 sene fazladan okudum ki!.. Onun yaptığı mesleği Allah vergisi diksiyonumla havada karada zaten yaparım.. Bunun için 4 sene liseye 4 sene üniversiteye ne gerek vardı.. Gider orda burda bir sürü zibidi arkadaş yapardım.. Bir başkasının yanına gelince de "arkadaşlar var benim arkadaş var çok var diye" üste çıkmaya çalışarak bunu sosyallik addedip vitrinimi düzgün tutarak takılır dururdum.. Ama ben güzel bir vitrinin yanında sağlam bir temel koyma çabasındayken; konuşmaktan bile aciz bir adam olarak görüldükçe çıldırmamak için zor tutuyorum kendimi..
İnsana insan olduğu için saygı göstermeyi öğrenmeli herkes.. Öğrenmemek için direniyor çoğu.. İnsana insan olduğu için saygı gösterilmeli.. O zaman ben niye kimsenin arkasından konuşmuyorum?.. Ben niye yüzüne gülüp arkasını dönünce hareket çekip gülüp eğlenmiyorum.. Çünkü pisliğin teki de olsa o pisliğe onu sokmuş bir sebep kesin vardır diyebiliyorum.. Söz konusu şahsın da artık ailevi yapısından mıdır yoksa bahsettiği, söyleye söyleye bitiremediği arkadaşlarından mıdır bilinmez; bu mallığının bir sebebi vardır mutlaka.. Ama saygısızlığının arkadan konuşmasının kişiliğinden başka hiçbir çapraşık mevzuyla alakası yok.. Kanında var belli ki.. Bunu umursayıp beni karalayanlar da sağolsunlar moralimin baş düşmanları.. Devam edin bakalım nereye kadar gider bu savaş..
İnsana sırf insan olduğu için bile azıcık değer vermeyen; insana insan gibi davranmayan, saygısı olmayan birini görünce "benim sana niye saygım olsun ki!" diye azarlayasım geliyor.. Ayrıca birinin başını yukarda görürseniz veya sesinin çok çıktığını duyarsanız bilin ki boştur..
İçi dolu olan, olgunlaşan başaklar boyunlarını eğerler... Daha genç körpe olanlarsa her rüzgara kapılıp bin türlü ses çıkarıp kibirlenirler..
27 Ağustos 2011 Cumartesi
Neden Blog?
Face kullanımı Türkiye'de patlamış olabilir.. Oysa bilinçli kullanan sayısı 10 binden fazla değil.. Ki herkesin en az 4 hesabının olması da cabası.. Bu da; kendini ifade etmekten, nerde ne yaptığını paylaşmaktan, "sosyalleşmekten" çok "video paylaşalım fotoğraflarımızı koyalım" ın ötesine gidemeyen bir hal almış durumda.. Kendini ifade etme alanında Face'e büyük ara fark atan Twitter da aslında insanları 140 harfe kısıtlayan(boşluklar dahil) bir mekan olma özelliğinden de öte gidemiyor..
Hangi "sosyal" paylaşım sitesi olursa olsun birilerinin sosyalliklerine aslında kamçıdan çok zincir vuruyor.. Daha da kötüsü arkadaş olarak eklenenler veya takibe alınanlar gün geliyor; eee bana ne senden denilecek kadar sıkıcı bir başkahramana dönüşüveriyor.. "Sosyalleştikçe" iticileşme oranının arttığını bu nedenlerden söylemek mümkün.. Tabii ki her paylaşımın her arkadaş veya her takipçi tarafından beğeniyle izlenmediğini paylaşımı yapan da biliyor; ama bu durum, yorumların veya rt lerin(retweet) azalmasına körelmesine yol açmıyor.. Çünkü çevrenizde çok fazla insan oluyor ve ne yazarsanız yazın bir beğenen buluyorsunuz.. Oysa son zamanlarda; yapılan her paylaşımın veya yazılan her tweet'in arka planda "off çok sıkıcı oldun" larla karşılaşma oranı çok arttı..Bunları gördükçe de şahsen bende; bişeyler paylaşma isteği, zaten şarkı-türkü-karikatür le sınırlıyken sıfırlandı..
Aman efendim face'e bir şey yazacağım da biri de okuyup yorum yapacak beğenecek.. Beğenme, yorum yapma butonlarının yanına 'sıkıldım' butonu da konulsa hiç fena olmazdı.. En azından açık sözlü bir "sosyalleşme" olurdu..
Bütüüün bunların ışığında; sırf 3-5 yıl önce 'arkadaşlığı kabul et' dediğiniz birinin artık sizi çok da açmayan, beğenmediğiniz paylaşımlarını görmektense; kendi hür iradenizle istediğiniz kişinin blog'una girip yine kendi hür iradenizle istediğiniz başlıklı yazıyı okumak çok daha mantıklı olsa gerek.. Kısacası bu bir, 'ben yazarım isteyen okur' sendromundan başka bir şey değil :) Şimdilik aklımda birkaç şey olsa da tam olarak nelerden bahsedeceğimi bilmiyorum.. Ama face veya twitter dan iki üç kelimeye dünyaları sığdırmaya çalışmaktansa üç beş bin kelimelik; isteyenin gezip,tozup,cirit atıp istemeyenin yanından bile geçmeme özgürlüğünün olduğu bir dünyayı sanal da olsa kurmaya çalışmak daha keyifli görünüyor gözüme..
Face'i Twitter'ı taşa topa tutmak değil amacım.. Dünyanın buna ihtiyacı varmış bu çok açık.. Ama ne kadar doğru kullanıldığı gerçek birer tartışma konusu.. Kız tavlayanlar(evlenenler bile varmış), sadece oyun oynayanlar(zynga bayağı büyük bir pay götürdü tabi.. zynga: farmville,texas holdem poker vs. yazan şirket), sadece video izleyenler, sadece fotoğraf albümü gibi kullananlar vs. vs... Bu arada sildiğiniz fotoğraflar bile Face'in albümünde kalmaya devam ediyor; küçük bir hatırlatma..
Sözün özü; "arkadaş ben blogumu yazarım süslerim, okuyan okur, okumak istemeyen de rahat eder".. Haa diyelim ki buraya kimse girmedi.. Hiçkimse okumadı hiçbir şey.. Olsun kendi başıma takılırım sorun değil..:) Hadi kolay gelsin...
Hangi "sosyal" paylaşım sitesi olursa olsun birilerinin sosyalliklerine aslında kamçıdan çok zincir vuruyor.. Daha da kötüsü arkadaş olarak eklenenler veya takibe alınanlar gün geliyor; eee bana ne senden denilecek kadar sıkıcı bir başkahramana dönüşüveriyor.. "Sosyalleştikçe" iticileşme oranının arttığını bu nedenlerden söylemek mümkün.. Tabii ki her paylaşımın her arkadaş veya her takipçi tarafından beğeniyle izlenmediğini paylaşımı yapan da biliyor; ama bu durum, yorumların veya rt lerin(retweet) azalmasına körelmesine yol açmıyor.. Çünkü çevrenizde çok fazla insan oluyor ve ne yazarsanız yazın bir beğenen buluyorsunuz.. Oysa son zamanlarda; yapılan her paylaşımın veya yazılan her tweet'in arka planda "off çok sıkıcı oldun" larla karşılaşma oranı çok arttı..Bunları gördükçe de şahsen bende; bişeyler paylaşma isteği, zaten şarkı-türkü-karikatür le sınırlıyken sıfırlandı..
Aman efendim face'e bir şey yazacağım da biri de okuyup yorum yapacak beğenecek.. Beğenme, yorum yapma butonlarının yanına 'sıkıldım' butonu da konulsa hiç fena olmazdı.. En azından açık sözlü bir "sosyalleşme" olurdu..
Bütüüün bunların ışığında; sırf 3-5 yıl önce 'arkadaşlığı kabul et' dediğiniz birinin artık sizi çok da açmayan, beğenmediğiniz paylaşımlarını görmektense; kendi hür iradenizle istediğiniz kişinin blog'una girip yine kendi hür iradenizle istediğiniz başlıklı yazıyı okumak çok daha mantıklı olsa gerek.. Kısacası bu bir, 'ben yazarım isteyen okur' sendromundan başka bir şey değil :) Şimdilik aklımda birkaç şey olsa da tam olarak nelerden bahsedeceğimi bilmiyorum.. Ama face veya twitter dan iki üç kelimeye dünyaları sığdırmaya çalışmaktansa üç beş bin kelimelik; isteyenin gezip,tozup,cirit atıp istemeyenin yanından bile geçmeme özgürlüğünün olduğu bir dünyayı sanal da olsa kurmaya çalışmak daha keyifli görünüyor gözüme..
Face'i Twitter'ı taşa topa tutmak değil amacım.. Dünyanın buna ihtiyacı varmış bu çok açık.. Ama ne kadar doğru kullanıldığı gerçek birer tartışma konusu.. Kız tavlayanlar(evlenenler bile varmış), sadece oyun oynayanlar(zynga bayağı büyük bir pay götürdü tabi.. zynga: farmville,texas holdem poker vs. yazan şirket), sadece video izleyenler, sadece fotoğraf albümü gibi kullananlar vs. vs... Bu arada sildiğiniz fotoğraflar bile Face'in albümünde kalmaya devam ediyor; küçük bir hatırlatma..
Sözün özü; "arkadaş ben blogumu yazarım süslerim, okuyan okur, okumak istemeyen de rahat eder".. Haa diyelim ki buraya kimse girmedi.. Hiçkimse okumadı hiçbir şey.. Olsun kendi başıma takılırım sorun değil..:) Hadi kolay gelsin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)